Yavaş Sanat Günü/Slow Art Day
2017’de Psychology of Aesthetics, Creativity and the Arts’ta yayınlanan bir araştırmaya göre, ortalama bir insan harika bir sanat eserine bakmak için 27 saniyeden biraz fazla zaman harcıyormuş. Bu, internette bir sayfaya bakmak için harcadığımız süreden bile az.
Peki bir sanat eserine ne kadar bakmamız gerek ve hangi noktada bu dönüştürücü hale geliyor?
Yavaş Sanat Günü’nün kurucusu Phil Terry’ye göre, 5 dakika “dönüştürücü bir deneyim” olabilir.
2010 yılında faaliyete başlayan ‘Yavaş Sanat Akımı’ etkinlikleri kapsamında, Tate Modern, SFMoMA, Ontario Sanat Galerisi, Avustralya’daki Ulusal Galeri ve Chicago Sanat Enstitüsü dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki müzelerde 1.500’den fazla Slow Art Day etkinliği düzenlendi.
Yavaş Sanat Günü’nün salgın sırasında insanların zihinsel sağlığını iyileştirmeye yönelik etkisinin yanısıra müzelerin dünyanın her yerinden ziyaretçilerle etkileşime girmesi için önemli bir yol sağlıyor.
Yavaş Sanat Günü’nün kurucusu Phil Terry, “Pek çok kişi, sanata nasıl bakmaları ve sanatı nasıl sevmeleri gerektiğini bilmiyor ve sanattan kopuklar” diyor.
Yavaş Sanat Atölyesi’nin kurucusu ve sanat eleştirmeni Susan Moore’a göre modern yaşamdaki insanlar için “odaklanmanın” çok zor olduğuna ve insanların yüzlerce sanat eserine “alelacele” baktığına ama aslında bunların hiçbirini görmemiş olabileceğine inanıyor.
Peki, insanlar adım atmanın bile zor olduğu kalabalık müzelerde bir sanat eserine beş dakika bakacak zamanı nasıl bulacak?
Gidilen yer kalabalık olsa da yine de bir sanat eserinin fotoğrafını ya da selfie’sini çekmek yerine onu hafızamıza kazımalıyız. Nasıl olsa o eserin yüzbinlerce görseli var internette. Gerçeği ile karşı karşıya kalma vaktimizi bu şekilde harcamamalıyız. Aynı şekilde sahne sanatları etkinliklerinde de sanata cep telefonunun ekranından bakıyoruz, onu yaşamıyor, yeterince anlayamıyoruz, yani ruhumuza vereceği faydadan mahrum kalıyoruz.
Milan Kundera’nın Yavaşlık kitabında “unutma ve hız”, “hatırlama ve yavaşlık” üzerine kurduğu ilişkiye göre, hatırlama ile hız arasında ters orantı vardır. Bir şeyi unutmak isteyen kişinin adımları hızlanır, hatırlamak isteyenin ise yavaşlar.
Kundera tam da bunun üzerine “Evet, freni patlamış kamyon gibi yaşamanın hiç anlamı yok. Ayağımızı gazdan yavaş yavaş çekelim ve biraz mola verip ruhumuzun da bize yetişmesini bekleyelim artık” diyerek yavaşlamanın önemine, insanın iç dünyasıyla bütünleşebilmesine dikkat çeker.
Yavaş Sanat Günü bu sene 10 Nisan Cumartesi çeşitli sanal etkinliklerle kutlanacak. Aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz.
Sevgilerimle,
Mine Erkan
Sanat ve tasarım paylaşımlarımı instagram’da @artandesignposts adresimden takibedebilirsiniz.
Leave a Comment